Ağustos 12, 2018

Asit Bulutundan Paraşütsüz Atlayış

çok anlamaktan doğuyor sancım
bilincimi kaçırıyorum dikenli teller atlasından
gözlerimde asidik bir bulutla dolaşmayı anlatamadım çünkü 
iradem dışında ağlamaktan bıktım inan
kelimelerden can bulduğum
lav adasında kelimesizliğe sürülüyor canım
bir o kadar mevsimsiz
bir o kadar ilaçsız
bir o kadar ah
bir o kadar can darda
kuyularda ipsiz
düşerken dipsiz
ben alıştım
babamın yandığı o yangınlarda külleri yutmaya
ellerim titremese kimsenin ikna olacağı yok kayboluşuma
bir sana duvar demeye
bir de kendime sızı demeye çok yoruldum
zihnimi feragat ettirdim yolundan
mide bulantım eşlik eder ancak sen fikrime
ve işte
bizim birkaç cevapsız çağrılık hatrımız kalmıştır birbirimizde
hiç bilmezsin
hiç bilmedin
coralan daha yakınımdır senden
söylediğin mutsuzluk 
ve 
yaşadığın mutluluk nasıl zıt düşüyorsa birbirine
öyle paralel düşüyorum dünyaya
sıyrılıyorum
yükseliyorum
ve paraşütüne bile güvenmeyen bir atlayıcı olarak bırakıyorum kendimi boşluğa
bu sıkışıklık arasında
kürdan görevi görüyorum yalnız
ruhumun kalıntılarını temizliyorum tenimden geldiğince
kuş bile uçar da
o kervan dibimden geçer
dönüp de göz göze gelmem tek bir insanla
saçlarım uzar
öyle isterim ki uzasın
perdem olsun, paravanım
o kuş uçar da 
vurulur önüme düşer
sancısı kalır gecelerime
kanadı kırılmanın şiirini yazıp duran
kalbi sargısından kanayan bir kızın türküsünü kimse bilmez
siz hep buhran koyarsınız onun adını
gençlik buhranı
ben bu yaşlı ruhumu nereye gömeceğimi
nasıl uçacağımı bilemem
ben Anka
küllerimden doğmuyorum
küllerime boğuyorum kalbime yaklaşanı
güçlü ol
 elimde yoksa etimden  verdim çünkü o hayvan gibi
ağırlığın omuzlarımı geçti
alnımda, şakaklarımda Doğu şehridir o
dilini konuşmaya herkesin cesaret edemediği
bilmezsin nasıl yaşanır
uzaktan Ağrı denir adına
teniyle birlikte kalbini karartmaya mahkum edilir
kendine her sabah verdiği mecburi sözlerle
sen gibi bakıyorum işte al
gözlerimdeki düşüşe adını veriyorum
gel seni benden al
değiştim, aynıyım diyen o yazarın 
kanadığı yerden
birkaç kişilik
parçalarla
...
..
.

Ağustos 08, 2018

Yarım, Her Şey Gibi

ala, yerim dardır
kabullendim çözüm aramak boşunadır kanmışlığımıza
ama andımdır
bu susamışlığımızın hesabını sormak
nabzımın sesinin benden önce ulaştığı iskelede
ıslak alnımın arzusu dudakların
bu kokuyu tenimden silmeye çokça sular yetmedi
taşıdım su
daldım deniz yetmedi
boğuluyorum
inanmazsan gel bak siyahtır kanım
tenim ellerimi doğurmak istiyor yeni baştan
parmaklarım ve tırnaklarım
saçlarım ve yıprandıklarım
yollarım ve kırıklarım
nereye gittiğinin ne önemi var şiirin
benden geldiği bellidir ne olsa
ne olsa adımız sanımız mühim değildir
bu ölüler coğrafyasında
sanki hardal rengi bir kazak giysem
hiç mutsuz görünmezdi gözlerim
atılan ilmeklerin sanki
mutluluk gibi birkaç duyguyla alakası vardı
ayaklarım çıplak
kalbim kadar
kalbim de işte
üşür ayaklarım kadar
ne yazık
bir yangından medet dileniyorum
arlanacağım da yok bu ateşten
bulunacağım da yok bu kuytuda
ala